Müzisyen Yönüyle Prof. Dr. Uğur Keklikçi

Prof. Dr. Uğur Keklikçi’nin müzik ile bağı aileden geliyor. Müzik İle büyüyen Prof. Dr. Keklikçi, ağabeyleri gibi cümbüş ve bağlama çalıyor; ayrıca ud ve gitar da çaldığı müzik aletleri arasında bulunuyor. Türk Oftalmoloji Derneği’nin (TOD) korosunda’da yer alan Prof. Dr. Keklikçi İle müzik tutkusu ve çalmaktan en fazla keyif aldığını belirttiği “cümbüş” üzerine konuştuk.

Cümbüşle ilk tanışmanız nasıl oldu? Size neler hissettiriyor?

Cümbüş benim de memleketim olan Elazığ‘da yaygın olarak kullan ilan bir çalgıdır.
Çocukken ağabeyim çalardı, yani hep hayatımdaydı. Lisedeyken evdeki eski bir
bağlamayla başladı müzik hayatım. Üniversite yıllarında “ben de çalabilir miyim? ” diye cümbüş hevesi uyandı. Bir enstrüman çalmak yeni bir dünyanın kapısını aralamak gibi… En sıkıntılı anınızda bile sizi farklı duygulara ve dünyalara götürebilir. Mutluluğu da, neşeyi de, hüznü de aynı anda yaşayabilirsiniz.

CÜMBÜŞ PINK FLOYD KONSERİ’NDE ÜNLENDİ

Cümbüş’ü diğer müzik aletlerinden ayıran noktalar nelerdir? Daha çok beğendiğiniz özellikleri varsa anlatır mısınız?

Cümbüş, metal gövde ve ahşap bir saptan oluşan, uda benzemekle birlikte gerek sesi gerekse tel düzeni ile farklılık gösteren bir müzik aletidir. Sapı perdesizdir. Ud’da 11 tel, cümbüş’de ise 12 tel bulunur. Görüntü olarak banjoya, akord yapısı olarak da uda benzemektedir. Cümbüşün çok gür bir sesi vardır. Bu özelliği ile elektronik ses düzenine gerek duymaz. İlk icat edildiği yıllarda sesinin gür olması kolay benimsenip yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Ancak klasik Türk Müziği’nde çok yer bulamamıştır. Daha çok Halk Müziğin de kullanılmıştır. Özellikle Elazığ, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi
yörelerde çok yaygın kullanım bulmuş, sıra gecelerinin vazgeçil mezlerinden olmuştur.
Fakat dünyanın farklı köşelerinde de her an karşımıza çıkabilmektedir. Örneğin 2008 yılında bir Pink Floyd konserinde David Gilmour “Then I Close My Eyes” parçasının introsunu cümbüş ile çalarak tüm dünyada tanınmasını sağlamıştır.

İSMİNİ ATATÜRK VERMİŞ

Cümbüşün bir öyküsü var mıdır?

Çok özel bir öyküye sahip. Cümbüş, Zeynel Abidin Bey tarafından icat edilmiş yerli bir çalgı. Bu müzik aletine ismini Atatürk vermiş. Atatürk sanat ve sanatçıya değer veren ve yeniliklere açık bir devlet adamıydı. Zeynel Abidin yeni icadı olan müzik aletini 1930 yılında Atatürk’ün huzurunda tanıtmıştır. Atatürk, bu yeni çalgıyı beğenmiş ve “bu çalgı girdiği her yere cümbüş (neşe, eğlence) saçar, adı cümbüş olsun” diyerek, adını koymuştur. Ben de bunu ilk öğrendiğimde çok duygulandım ve daha severek çalmaya başladım.

TOD KONSERLERİ MESTAŞLARIMIZLA SIKI BİR BAĞ KURMAMIZI SAĞLIYOR

Aynı zamanda TOD’un Korosu’nda yer alıyorsunuz, koroda yaptığınız çalışmalardan da bahseder misiniz?

TOD korosu, 2012 yılın da az sayıda göz doktorunun katılımıyla kurulan bir Türk Sanat Müziği Korosudur. Fedakar Şefimiz Dr. Halis Korur yönetiminde ve Dr. Nurcan Gürkaynak’ın büyük emekleriyle büyüyerek bu günlere geldi. Ayrıca koromuza destek veren TOD Genel Başkanları ve TOD MYK’ ya bu vesile ile teşekkür ederim. Ulusal kongrelerimizde konser veriyoruz. İlk konserimizi 2012 yılında verdik. Bir araya gelip çalışma yapmak zor olsa da koromuz her yıl daha güzel konserlere imza atıyor. En son konserimiz Ekim ayın da, ulusal kongredeydi. “Yeşilçam Müzikleri” konulu konserimiz hem bizim için hem de izleyicilerimiz için çok keyifli geçmişti. Koro çalışmaları çok keyifli ve aynı zamanda meslektaşlarımızla daha sıkı bir bağ kurmamızı da sağlayan sosyal bir ortam… Korodaki arkadaşlarımız büyük bir şevkle çalışmalara katılıyor. Biz çalışmaya devam edeceğiz. Kongre ve sempozyumlarımızda yeni ve güzel konserler ile camiamızın karşısına çıkmayı
diliyorum.

Örnek aldığınız sanatçılar varsa isimlerinden bahseder misiniz?

Bizi biz yapan, Anadoluyu, kültürümüzü yaşatan yöresel müziğe emeği geçen ve bunun esilden nesile aktaran yerel sanatçı ve kaynak kişilerin hepsini hayranlık ve minnetle anıyorum. Bu topraklar Aşık Veysel’ler, Neşet Ertaş’ lar, Kazancı Bedih’ler, Celal Güzelses’ ler, Enver Demirbağ’ lar ve daha ismini sayamadığım bir çok ozan ve sanatçıyla ağladı, güldü, sevdi, hüzünlendi, oynadı, eğlendi. Bizler de onların ektiği fidanları büyütmek için çabalamalıyız.

YORGUNLUK VE GERGİNLİK ŞARKININ NOTALARINDA ERİR

Müziğe olan tutkunuzun mesleğinize olumlu katkıları neler oluyor?

Müzik insanı dinç tutan, canlı tutan bir uğraş… Günün tüm yorgunluk ve gerginliğini bir şarkının notalarında eritebilirsiniz. Bir türkü alıp sizi çok uzaklara götürebilir. Ayrıca müzikle uğraşmak insan ilişkilerini de olumlu etkileyen bir faktör. Enstrüman çalmanın da faydası olduğunu ve insana disiplin kazandırdığını düşünüyorum. Aslında müzik aleti çalmakla cerrahi yapmak benzer şeyler diye düşünüyorum. Beyin ve el koordinasyonu her ikisin de de önemli. Belki böyle bir katkı da sağlamıştır.

Ophthalmology Life 2018 27. Sayı