Prof. Dr. Mehmet Ersin Oba “Senegalli̇leri̇n Katarakt Ameli̇yatından Sonraki̇ Sevi̇nçleri̇ni̇ Unutamam”

PROF. DR. MEHMET ERSİN OBA FRANSA’DA BAŞASİSTAN OLARAK GÖREV YAPARKEN, BİR PROJE İÇİN SENEGAL’E GİDEN VE YOKSUL HALKIN GÖZ HASTALIKLARINI İYİLEŞTİREREK ONLARIN MUTLULUĞUNA TANIK OLMUŞ BİR İSİM.

PROF. DR. MEHMET ERSİN OBA, GALATASARAY LİSESİ’NDE EDİNDİĞİ FRANSIZ EKOLÜNÜ, FRANSA’DA ALDIĞI TIP EĞİTİMİYLE SÜRDÜRMÜŞ. DÖRT DİL BİLEN OBA’YLA EĞİTİM HAYATI, AKADEMİK KARİYERİ, YAŞAM FELSEFESİ, AİLESİ VE İLGİ ALANLARIYLA İLGİLİ GÖRÜŞTÜK.

Yaşama nasıl ve nerede başladınız?

İstanbul doğumluyum. Galatasaray Lisesi mezunuyum. Okulun iftihar listesine geçen iyi bir öğrenciydim. Son sınıftayken Fransız hükümetinden yükseköğrenim bursu kazandım.

Fransa’daki eğitim sürecinizden söz eder misiniz?

Fransa’ya giderek Strazburg Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitime başladım. Oradan mezun olduktan sonra yine aynı fakültenin Göz Hastalıkları Kliniğinde uzmanlık eğitimine devam ettim. Tüm Avrupa ülkelerinde geçerli olan Fransız Uzmanlık Belgesi’ni aldıktan sonra Fransa’nın Mulhouse şehrine geçtim. Mulhouse Şehir Hastanesinde başasistan olarak çalışırken klinik ve cerrahi pratiğimi geliştirdim. Oradan ayrılıp tam Türkiye’ye dönmek üzereyken beraber çalıştığımız klinik şefimden çok ilginç bir teklif aldım. Kendisi, Senegal hükümeti tarafından, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı bir kuruluşun yürüttüğü Afrika’yı Geliştirme Projesi kapsamında Senegal’e davet edilmişti ancak gidemiyordu, yerine benim gitmemi önerdi. Ben zaten hazırdım, Türkiye’ye yerine Senegal’e gittim. Orada, bir bölümü göz muayene aletleri ile donatılmış, bir bölümü ise ameliyat mikroskopu dahi olan ameliyathane haline getirilmiş tam donanımlı tır tipi bir kamyonda çalıştım. Mobil yerli bir teknisyen ve hemşire ekibiyle Senegal’in çeşitli bölgelerine giderek çok sayıda yerli halkın muayenesini, tedavi ve ameliyatlarını yaptım. Daha sonra Türkiye’ye döndüm.

Türkiye’deki çalışmalarınız neler oldu?

Askerlik sonrasında Haydarpaşa Numune Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniğinde başasistan olarak göreve başladım. Ardından Şişli Etfal Hastanesinde şef yardımcısı oldum. Bu hastanede çalışırken önce doçent, daha sonra da klinik şefi oldum. Sonra Kafkas Üniversitesinde profesör olarak görev yaptım ve oradan emekli oldum. Şu anda Acıbadem Taksim Hastanesinde ve eskiden beri faal olan özel muayenehanemde mesleki faaliyetimi sürdürüyorum.

“KÜÇÜK CERRAHİ”Yİ SEVİYORUM

Oftalmolojiye yönelmenizi sağlayan unsurlar nelerdir?

Fransa’da, Strazburg Tıp Fakültesinde okurken sadece hasta iletişimini değil, aynı zamanda “küçük cerrahiyi” de çok sevdiğimi fark etmiş ve oftalmolojinin bana uygun bir branş olacağını düşünmüştüm. Lisans öğrenimimin son yılında, Strazburg Üniversitesi Tıp Fakültesinin açtığı Oftalmoloji Giriş Sınavı’na girdim. Sınavı kazanınca uzmanlık eğitimine
kendi fakültemde başladım.

Fransa’da da çalıştınız, Oftalmolojide Türkiye ve Fransa arasındaki benzerlik ya da farklılıklar hakkında neler söylersiniz?

Türkiye’ye kıyasla Fransa’da bir göz doktoru, günde daha az sayıda hasta muayene eder ve dolayısıyla hastasına da daha çok zaman ayırabilmektedir. Fransa’da teorik ve temel bilgi çok önemseniyor. Bizde ise oftalmolojide cerrahi daha ön plandadır. Maddi kaygıların, buna sebep olduğu düşüncesindeyim.

Özellikle takip ettiğiniz bilimsel çalışmalar varsa kısaca bahseder misiniz?

Yerli ve yabancı literatürü ve güncel gelişmeleri takip etmekten büyük bir zevk alıyorum. Günlük oftalmoloji pratiğimde izlediğim ve hasta şikâyetlerine çok sık neden olan “gözyaşı ve oküler yüzey patolojileri” ilgi alanımda. Ayrıca optik disk perfüzyonu ve nöroproteksiyon konularındaki son çalışmaları takip ediyorum.

Unutamadığınız bir anınız varsa anlatır mısınız?

Mesleki olarak düşünürsem Senegal’de genç yaşta insanların, güneş ışınlarına bağlı gelişen katarakt nedeniyle kendilerini kör olmuş kabul edip biz ameliyat ettikten sonra yaşadıkları şaşkınlık ve sevinci unutamam.

GALATASARAYLILIK

Kendinizi birkaç kelime ile nasıl tanımlarsınız, hangi kavramlar sizi karakterize eder?

Hiçbir şeyin geç olmadığını düşünen, hayata, mesleğine ve ailesine bağlı, dürüst, biraz ayrıntıcı, sportif bir kişiyim.

Galatasaray Lisesi ekolünden geliyorsunuz, en yakınlarınız kızınız, eşiniz ağabeyiniz de Galatasaraylı. Galatasaraylı olmak nasıl bir duygu, bahseder misiniz?

Galatasaray Lisesi, hayatımda bana birçok şey katmış en önemli unsurlardan biridir. Fransız ekolünü, bu okul sayesinde tanıdım. Fransız hükümetinin verdiği yükseköğrenim bursunu yine Galatasaray Lisesi sayesinde kazandım. Üniversiteyi Fransa’da okudum. Büyük kızımın, Galatasaray’ı annesi gibi birincilikle bitirmesi, bizim için özeldir. Arkadaşlık, yardımlaşma duygusu ve özgür düşünce “Galatasaraylılığın” özünü oluşturur.

Ailenizden bahseder misiniz?

Eşim Doç. Dr. Sibel Oba, Anestezi ve Reanimasyon uzmanı. İki kızımız var. Büyük kızımız da doktor, dermatoloji uzmanı. Küçük kızımız ise hukuk dalında üniversitede araştırma görevlisi ve aynı zamanda hukuk doktorasına hazırlanıyor.

İş ve özel yaşam dengesini kurmayı başarabildiğinizi düşünüyor musunuz?

İş ve özel yaşam dengesini kurabildiğimi düşünüyorum. Ancak bir de bu soruyu, eşime ve kızlarıma sormak gerekir.

Prof. Dr. Ersin Oba’yı evde ve iş yerinde ayıran özellikleri nelerdir?

Evde işler daha çok eşimin üzerinde olduğu için onun sözü geçer. İş yerinde çok titiz olduğumu söyleyebilirim.

Hayat felsefenizden bahseder misiniz?

Benim için bir kararı uygulamak ya da bir işi yapmak için “Hiçbir zaman geç değildir”. Hayatın içinde ve gençlerle birlikte olmayı çok seviyorum. Klinik şefliğim döneminde, asistan doktorlarla birlikte çalışmaktan çok mutlu oldum. İş hayatını ve sosyal hayatımı
hep dengelemeye çalışırım. Son zamanlarda, sağlıklı yaşam, “her yaşta spor” ön plana çıkmaya başladı.

Hayatınızda ilham aldığınız kişiler, portrelerin hangi özellikleri, sizin beğeninizi kazanmasına sebep oldu?

İlham aldığım, daha doğrusu örnek aldığım, doktor olmamda çok etkisi olan kişi, aile büyüğüm Doktor Tahsin Artunkal’dır. Zamanının bilinen bir kadın doğum hocasıydı ve aynı zamanda, benim doğumumu da gerçekleştirmiştir.

DÖNÜM NOKTALARI

Hayatınızda sizi etkileyen ve dönüm noktası olarak adlandırdığınız anlar, anekdotlardan bahseder misiniz?

Galatasaray Lisesini kazanmam, Fransa’ya gitmem ve tabii en önemlisi, eşimle tanışmam ve kısa sürede evlilik kararı almamız hayatımda önemli dönüm noktalarıdır. Eşimle Şişli Etfal Hastanesinde yollarımızın kesişmesi ve Galatasaray Lisesi ekolünden olmamız benim için büyük bir şans oldu. Küçük kızımın Robert Kolej’de okuması, bize Fransız ekolünün yanında Amerikan kültürünü de tanıtmış olması açısından benim için önemlidir.

Hobilerinizden bahseder misiniz?

Yabancı dillere çok meraklıyım. Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça biliyorum. Bunda emekli büyükelçi abim Prof. Dr. Ali Engin Oba’nın dış işlerinde değişik ülkelerde görevli iken ona yaptığım ziyaretlerin etkisi oldu. Farklı kültür ve dilleri tanımamı sağladı. Bu dillerde, sürekli yeni kelime ve deyimler öğrenmek hoşuma gidiyor. “Bizim Tepe”de tenis oynuyorum, ayrıca bisiklete binmeyi, yüzmeyi, doğanın içinde olmayı ve yürümeyi severim.

En çok sevdiğiniz ülke ve mekânlar nelerdir?

Uzun yıllar, yaklaşık on üç sene yaşadığım Fransa’nın özellikle Strazburg’un bende ayrı bir yeri vardır. Bu şehri çevreleyen şirin kasabalarda, “Vosges” dağlarının kayak alanlarında,
Fransız arkadaşlarımla paylaşmış olduğum gençlik yıllarıma ait birçok anım vardır. Ayrıca dilini öğrendiğim Rusya, kültürü ile ilgimi çeken ülkelerdendir.

Geleceğe dönük plan ve projeleriniz varsa bahseder misiniz?

İçinde bulunduğumuz bu pandemi döneminde, sanırım herkesin “en büyük plan ve projesi” sağlık ve normal yaşantımızın devamıdır. Ben de bunları diliyorum.

Ophthalmology Life 35. Sayı