GÖZ HASTALIKLARI UZMANI OPR. DR. FÜSUN UZUNOĞLU İLE NEFROLOG DR. HÜLYA KARADAYI ERGİN, TIP FAKÜLTESİNDEN ARKADAŞ OLAN HEM DOKTOR HEM SANATÇI İKİ KADIN “BASINDA KADIN” VE “DOĞA KADIN” İLİŞKİSİNİ ANLATAN RESİM VE SERAMİK ÇALIŞMALARINI ORTAK SERGİDE BİR ARAYA GETİRDİLER. DR. FÜSUN UZUNOĞLU, KADININ TOPLUMSAL ROLÜ VE KİMLİĞİNE YÖNELİK SALDIRILARI KONU ALAN RESİMLERİNİ, DR. KARADAYI DA DOĞA VE KADIN İLİŞKİSİNİ YANSITAN SERAMİK ÇALIŞMALARINI KADINA VE DOĞAYA ADADILAR, ESERLERİYLE TIP VE SANATIN BİRLİKTELİĞİNE IŞIK TUTTULAR
Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Füsun Uzunoğlu, mesleğinin yanı sıra 25 yıldır sürdürdüğü resim sanatındaki çalışmaları için “Resim yapmazsam ölecektim” diyecek kadar sanata bağlı bir isim. Resimdeki başarısını, “Resmi hiçbir zaman hobi olarak görmedim. Aslında, belki fazla ciddiye aldım çünkü akıntıya karşı giderek, geç kalışımı kapatmak istedim” şeklinde açıklayan Dr. Uzunoğlu, Celalettin Tandoğdu, Bahattin Odabaşı, İclal Erentürk ve Tülin Demiray gibi akademi kökenli resim sanatının duayenlerinden aldığı derslerin yolunu aydınlattığını belirtiyor.
Nefrolog Dr. Hülya Karadayı Ergin, resme ilkokul çağında başlamasına karşın, akademik yaşamının yoğunluğu nedeni ile sanat geçmişinin yeterince zengin olmadığını aktarıyor. İki kez Hayati Şahin Resim Atölyesi’nin karma resim sergisine katılan Dr. Karadayı, beş yıl önce seramik sanatıyla uğraşmaya başlamış. Çamurla bir şeyler üretmenin kendisine daha cazip geldiğini ifade eden Dr. Karadayı, iki kez Patika Seramik Atölyesi’nin karma sergisine katılmış.
Dr. Uzunoğlu ve Dr. Karadayı’nın arkadaşlıkları, Bahariye Sanat Galerisi’ndeki “Ve Kadın… İki Kadın, İki Doktor, İki Sanat” isimli ortak serginin mimarı olmuş. 05-17 Mart tarihlerinde gerçekleştirdikleri sergi ile aynı zamanda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü ve 14 Mart Tıp Haftası’nı kutlamışlardı. Gündeme duyarlı olarak sanatçı ruhuyla çalışmalar yapan Dr. Uzunoğlu ve Dr. Karadayı’nın görsel sanatlara yönelmeleri, tıp ve sanatı birleştirme çalışmaları ve sanat yaşamlarıyla ilgili görüşlerini aldık.
KADINLARIN VE DOKTORLARIN SESİ OLMAK
Sergi fikri nasıl doğdu ve gelişti?
HK: Cerrahpaşa’dan sınıf arkadaşım Füsun’la buluşmalarımız esnasında uğraşılarımızdan söz ederken, önce birlikte atölye açma fikri aklımıza geldi. İki kadın doktor olarak bu fikri saklı tu-tarak öncelikle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 14 Mart Tıp Haftası çerçevesinde kadınları konu alan bir sergi gerçekleştirmeyi planladık.
FU: İnsanı resimlemeyi seviyorum. Yağlıboya, akrilik ve karışık teknikler kullanarak yaptığım resimleri zenginleştirmek amacıyla çalışmalarımı sürdürürken, aynı zamanda Hülya Karadayı Ergin ile birlikte, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 14 Mart Tıp Haftası’nı onurlandırmak, kadının ve hekimin sesini sanatla duyurma isteğiyle sergimizi açmaya karar verdik.
RUH HALLERİ, YAŞAM BİÇİMLERİ
Serginizin teması ve sizin için hissettirdiklerinden bahseder misiniz?
FU: Kadına yönelik bir sergi projesi uzun zamandır aklımdaydı. Bu projeyi Hülya’yla birlikte gerçekleştirmiş olduk. Sergimizin teması “Kadın”. Kadının değişik ruh hallerini, ortam-larını, yaşantısını tuvale yansıtmak istedim. Sergimizde ayrıca doğadan da serpintiler var çünkü, doğa ve kadın arasındaki ilişki mitolojilerin de kurucu öğeleri arasında yer alır.
HK: Seramik eserlerimde kadınların hayata kattıkları güzellikleri, doğa temasını da kullanarak çamurla şekil-lendirmeye çalıştım. Seramik sanatı bir sır çünkü kullandığınız malzemenin niteliği ve işleme biçiminden dolayı, yaptığınız eserin nasıl oluşacağını önce-den kestirmek zor. Kadınlar da bir sır; iyi, kötü, mutlu, mutsuz. Bu doğrultuda kadınları en iyi şekilde eserlerimde yansıtmaya çalıştım.
BASINDA KADINDAN ORMAN PERİSİNE
Hikâyesi, anısı olan eserleriniz-den bahseder misiniz?
FU: Resme zaman zaman ara versem de, biriktirdiklerim hep olur. Beni en çok etkileyen, basında kadın haberleri oluyor. Gün geçmez ki kadını hedefleyen bir cinayet, taciz, aşağılama, kısıtlama görülmesin. Kadını bireyselliğinden ve bir insan olarak saygınlığından sıyırıp, onu ikinci sınıf bir yaratık olarak yaftalamaya çalışan ya da bir süs eşyası gibi gören çağdışı yaklaşımlar beni sarsıyor. Resimlerim “basında kadın” gerçeğinden yola çıkarak oluştu. Elbette, daha farklı resimlerle de sergiyi renklendirmek istedim.
HK: Eserlerimde genellikle içinde bulunmayı hayal ettiğim kalabalıktan uzak dokunulmamış doğayı kadın motifi ile işlemeye çalıştım. Bir panomun adı Yenice… Yenice ormanlarındaki hayvanları koruyan Orman İye’sini diğer ismiyle perisini anlatıyor. Başka bir heykel ise kadın ve erkeği ele alıyor. Kadın figürü bir meşe ağacını erkek figürü ise ona sarılmış bir sarmaşığı anlatıyor.
DİSİPLİN VE KARARLILIK
Bir hekim ve bir sanatçının ortak yönleri sizce nelerdir?
FU: Tıp mesleğinin analitik ağırlıklı bakış açısıyla sanatın yaratıcılığı birbirini dengeliyor aslında. Yine de ortak yönler var elbette. Belki ciddiye almak. Bakmak ve görmek. Estetik. Hassaslık ve analitik düşünce. Renklerin matematiği. Çalışmak. Kararlılık ve değer vermek. İnsana ve sanata.
HK: Hekimlik ve sanat çoğunlukla iç içe olmuştur. Doktorların sanatçılar-la ortak yönünün; insanlara, onların yaşadıkları çevreye ve yaşam biçimle-rine bakışlarının daha derin ve duyarlı olması olduğunu söyleyebilirim.
Geleceğe yönelik sanat çalışmalarınızı nasıl şekillendirmeyi planlıyorsunuz?
FU: Önümüzdeki döneme yönelik olarak resim çalışmalarımı sürdüreceğim. Resimde farklı teknikler denemeyi planlıyorum, ayrıca mesajı olan eserler üretmeye devam edeceğim. Sanatın benim için uzun soluklu bir hedef olduğunu düşünüyorum. Elbette, resimlerimle daha fazla kişiye ulaşmayı da arzu ediyorum.
HK: İleriye dönük olarak şu andaki bakış açımla hem resim hem de seramik sanatına devam etmeyi istiyorum. Sanat çalışmalarımda, duygularımı ve düşüncelerimi boyalarımla ve çamurla anlatmayı sürdüreceğim. Bununla birlikte, çok uzun zamandır düşlediğim bir atölye kurma fikri de hala gündemimde bulunuyor.