20. Yüzyılın edebiyat akımlarını belirlemiş, kendi ismiyle bir ekol oluşmasına öncülük etmiş, yapıtları günümüzde temel eserler kapsamında yer alan Yazar Kafka’nın Şato’su, günümüzün toplumsal ve siyasi mekanizmalarına ışık tutuyor.
Bir roman düşünün: Karakterleri belirsiz, atmosferi belirsiz, olay örgüsüz, başlangıcı ve sonu olmayan. Sanki mekânsız ve zamansız bir kâbusun tam ortasında, amacın belli olmadığı bir eylemler dizisiyle geçen bir yaşam aralığı, romanın bütününü kapsıyor. Okuyucu, başkahramanla birlikte romanın adlandırılamayan, tanımlanamayan dünyasında yolunu arıyor ve bulamıyor çünkü öyle bir yol yok.
Böyle bir dünyayı okuyucuya sunan roman aynı zamanda, 20. yüzyılın iktidar ve tahakküm çözümlerini ortaya seren, günümüzde hâlâ birçok sosyoloji, psikoloji, siyaset bilim kuramının oluşmasına öncülük eden bir nitelik taşıyor.
ULAŞILAMAYAN ŞATO
Roman, K’nın kadastrocu olarak atanmasıyla başlar. K’nın Şato tarafından atanma emri ile Brückenhorf’a ulaşması, Şato tarafından K. ile haberleşmek üzere atanmış postacı olan Barnabas’ın ilginç kişiliği ve öyküsü, K’nın köylülerle ilişkisi ve Şato’ya ulaşma çabası romanın ana eksenini oluşturur.
Şato, yüzyıl öncesinden günümüze bireylerin toplumsal ve siyasi sistemlerle olan muğlak ilişkilerine bir perspektif sunmaya devam eder ve şu mutlak sorunun çözümüne yönelik yaklaşımların ve anlayışların öncülüğünü yapar: Birey, sonsuz bir sarmal şeklinde örgütlenmiş toplumsal dünyada kendini nasıl bulacaktır?
Ophthalmology Life 36. Sayı