İlkokul Öğretmenli̇ği̇nden Göz Doktorluğuna: Prof. Dr. Nazife Sefi Yurdakul

PROF. DR. NAZİFE SEFİ YURDAKUL İLE AİLESİ, EĞİTİM HAYATI, YAŞAMA BAKIŞ AÇISI, PROJELERİ VE GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLERİYLE İLGİLİ GÖRÜŞTÜK.

Anadolu aydını bir ailede büyüdü…

Memur babasının tayini nedeniyle gittiği bir kırsalda, köyde yaşam deneyimi edindi; ilkokulu birleştirilmiş sınıflarda okudu. -30 derecede, karların içinden mutlu bir şekilde okula gidip geldi. Köy Enstitüleri’nin devamı niteliğindeki İlköğretmen Okulu’nda disipliniyle ünlü bir eğitim aldı.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’ne başladı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı ve yetkin bir göz doktorluğuna doğru evrildi yaşamı… Bu sırada İstanbul Belediye Konservatuvarı’nı kazanarak tıp fakültesiyle birlikte yürüttü. Tiyatro bölümünde yarı dönemli aldığı eğitimde; Yıldız Kenter, Melih Cevdet Anday ve Sabahattin Kudret Aksal gibi önemli isimlerin öğrencisi oldu… Hem çok çalıştı hem de çok gezdi. Neredeyse tüm Türkiye’yi dolaştı, ayrıca yurt dışında 56 ülkede bulundu. Aynı zamanda 18 yaşından beri Cumhuriyet Gazetesi okumayı sürdüren Prof. Dr. Sefi Yurdakul ile dolu dolu yaşanmışlıklar üzerine portre röportajı gerçekleştirdik.

Sizi hangi kavramlar karakterize eder?

Özgürlüğe düşkünlüğüm, doğru bildiğim düşünceleri çıkar hesabı yapmadan ifade etmem, sevdiğim işleri ve yapmak istediklerimi, uzun vadeli program yapmadan zorunluluktan değil, keyif alacağım zamanda yapıyor olmam.

Yaşamınızla ilgili öne çıkan unsurlar neler oldu?

Üniversiteyi bitirdikten hemen sonra ihtisas sınavlarına girmeyerek altı aylığına İngiltere’ye lisan okuluna gittim. Sonrasında Avrupa ülkelerini gezerek, İngiltere ve İsviçre’de ihtisas yapma olanağım varken zorunlu hizmetim olmadığı hâlde doğduğum topraklara vefa borcumu az da olsa ödemek amacıyla pratisyen hekim olarak Malatya’nın Doğanşehir ilçesinin Polat beldesinde çalıştım. Uzmanlık sonrası iki yıllık zorunlu hizmet için gittiğim sevdiğim şehir Edirne’de 12 yıl kaldım. Bu arada alışılagelmiş ve toplum tarafından dayatılan yaşam döngüsündeki klasik yapılacaklar listesini bilerek ve isteyerek hep geç yaşadım; 41 yaşında evlilik, 43 yaşında doğum, 55 yaşında doçentlik.

Yaşam boyu hırslarım olmadı ancak azimli ve kararlı olduğumu söyleyebilirim. Hiç kimseyle yarışmadım, tek yarıştığım kişi kendim oldu. İmrenmiş veya özenmiş olabilirim ama kıskanmadım. “O gün ne öğrendim?”, “Ne yaptım?”, “Vicdanım rahat mı?” sorularının yanıtlarını bulmaya çalıştım.

Aileniz yaşamınızda size ne yönde destek oldu?

Annemin ve babamın eğitimsiz olmalarına karşın çağdaşlıkları ve Atatürk Cumhuriyeti’nin Anadolu aydını olmaları etkilendiğim ve takdir ettiğim yönleriydi. Dört çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Büyük ablam, ailenin hiç okula gitmeyip erken yaşta evlendirilen kızı, küçük ablam öğretmen olarak beldenin okuyan ilk kızı, ben ise üniversiteyi bitiren ilk kızıydım. Abim İstanbul Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. Üniversite ikinci sınıfında, karşılıklı öğrenci değişimi programı çerçevesinde Barselona’ya, tıp fakültesi sonrası İngiltere’ye gitme isteğim dâhil her kararımda ailemin güven ve desteği tam oldu.

MUTLU ÇOCUKLUK GÜNLERİ

Prof. Dr. Nazife Sefi Yurdakul olmanızda sizi etkilediğini düşündüğünüz unsurlar varsa bahseder misiniz?

Kişiliğime etki eden unsurların başında ailemin, köy dâhil değişik ortam, şehir ve ülkelerde bulunmamın, ilköğretmen okulu ve tiyatro eğitimimin yer aldığını düşünüyorum.

Tarla işlerine yardım nedeniyle ortaokuldan alınan babamın, diğer çocuklarını okutmak amacıyla nüfus memurluğu sınavına girmesiyle ilkokul birinci sınıfı geldiğimiz Doğanşehir’de okudum. İkinci sınıfı tayin nedeniyle gittiğimiz nahiyeden iki üç kilometre uzaktaki bir mezrada, avlusunda kilim tezgâhı olan bir evin bir odasında, birleştirilmiş ilk üç sınıfla birlikte okudum. Soğukların -30 dereceleri bulduğu dağlık bölgede, okula nahiyedeki tüm öğrencilerle birlikte karda, kışta yürüyerek, su arklarında kayıp, güle oynaya mutlu bir şekilde gidip gelmemiz unutulmayacak bir dönemi oluşturdu. Çocukluğumda yaz tatillerimi Polat beldesinde geçirdim.

Eğitim hayatınız daha sonra nasıl sürdü?

İlkokulu ve ortaokulu Malatya’da bitirdim. Babamın inanılmaz öngörüsüyle lise yerine “Yüksek Öğretmen Okulu’na seçilirim.” düşüncesiyle köy enstitülerinin devamı niteliğindeki ilköğretmen okuluna devam ettim.

Oftalmoloji dışında sevdiğiniz uğraşlarınız nelerdir? Hobileriniz varsa bahseder misiniz?

Seyahat, okumak, tiyatro, sinema ve müzik… “Yerel olmadan evrensel olunmaz.” düşüncesiyle öğrencilik ve asistanlık yıllarımda yaklaşık altı şehir dışında neredeyse tüm Türkiye’yi dolaştım.

Yurt dışında 56 ülkeyi gezdim. Trans- Sibirya gezisi dışında son 25 yıldır tur şirketleri olmaksızın geziyorum. Gitmeden haftalar önce gezilecek ve görülecek yerleri araştırdıktan sonra yalnızca gidiş ve dönüş bileti alarak herhangi bir otel rezervasyonu yapmaksızın, ülke içinde otobüs veya tren gibi yerel insanlarla birlikte olunacak ulaşım araçlarıyla gezmek tercih ettiğim tarz oldu.

İkinci tutkum tiyatro… Üniversitenin son iki yılında sınav kazanarak İstanbul Belediye Konservatuvarı’nın Tiyatro Bölümü’nde yarı dönemli olarak eğitim aldım. Başta Yıldız Kenter olmak üzere Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal, Seyit Mısırlı ve İncila Yar gibi değerlerin öğrencisi olduğum için şanslıydım.

Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi’nden mezun oldum. Bir yıllık Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’ndeki öğrenciliğim sonrası tekrar üniversite sınavlarına girdim. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum.

Oftalmolojiye yönelmeniz nasıl oldu?

Yalnızca bilimsel anlamda değil, sosyal ve kültürel anlamda çok değerlihocalarımız oldu. Hangi dalda staj  yapacak olsak o dala yöneliyorduk. Göz Hastalıkları stajına başladığımda ise kliniğin sakinliği, huzuru ve hocaların nezaketi karşısında farklı bir ortamda olduğumu hissettiğimi ve etkilendiğimi söyleyebilirim.

EZOTROPYALARLA İLGİLİ BİR ÇALIŞMA

Son dönemde yaptığınız bilimsel çalışmalar varsa kısaca bahseder misiniz?

Özellikle pandemi döneminde artan cep telefonu, tablet ve yakın çalışmaya bağlı akut ezotropyalarla ilgili bir çalışmanın yazım aşaması bitti. Umarım göndereceğim dergiden kabul alır.

Oftalmoloji dışında sevdiğiniz uğraşlarınız nelerdir? Hobileriniz varsa bahseder misiniz?

Seyahat, okumak, tiyatro, sinema ve müzik… “Yerel olmadan evrensel olunmaz.” düşüncesiyle öğrencilik ve asistanlık yıllarımda yaklaşık altı şehir dışında neredeyse tüm Türkiye’yi dolaştım. Yurt dışında 56 ülkeyi gezdim. Trans- Sibirya gezisi dışında son 25 yıldır tur şirketleri olmaksızın geziyorum. Gitmeden haftalar önce gezilecek ve görülecek yerleri araştırdıktan sonra yalnızca gidiş ve dönüş bileti alarak herhangi bir otel rezervasyonu yapmaksızın, ülke içinde otobüs veya tren gibi yerel insanlarla birlikte olunacak ulaşım araçlarıyla gezmek tercih ettiğim tarz oldu.

İkinci tutkum tiyatro… Üniversitenin son iki yılında sınav kazanarak İstanbul Belediye Konservatuvarı’nın Tiyatro Bölümü’nde yarı dönemli olarak eğitim aldım. Başta Yıldız Kenter olmak üzere Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal, Seyit Mısırlı ve İncila Yar gibi değerlerin öğrencisi olduğum için şanslıydım.

Gezmekten en çok zevk aldığınız favori yerler ya da mekânlar varsa anlatır mısınız?

Aynı yerleri tekrar tekrar görmekten hoşlanmıyorum. Öyle ki şehir içinde bile farklı yolları ve sokakları kullanmayı seviyorum. Gezdiğim yerler arasında beni en çok etkileyen Ürdün’deki Petra Antik Kenti oldu.

Ölüdeniz ve Akabe Körfezi arasındaki “Wadi Musa” bölgesinde yer alan kentte, ilk yerleşimin M.Ö. 9000 yılında gerçekleştiği, zengin göçebe Arap topluluğu Nebatîler’e başkentlik yaptığı bilinmektedir. Yılda ortalama bir milyonluk gezgin sayısı ile kardeş şehri Machu Picchu (Peru) ve Giza Piramitlerinden (Mısır) sonra en çok ziyaret edilen antik kentlerden biri.

En çok kimlerle vakit geçirirsiniz, bahseder misiniz?

Ne yazık ki tam bir çekirdek aileyiz. Kızım yurt dışında yaşıyor. Senede iki defa kızımızla, en az birkaç kez kardeşlerimizle bir araya geliyoruz. Ayrıca, dostluk tanımım olan “yanlarında sesli düşünebildiğim arkadaşlarla” birlikte olmayı seviyorum.

Sizi evde ve iş yerinde ayıran özellikleriniz nelerdir?

Evde ve iş yerinde çok farklı özelliklerimin olduğunu düşünmüyorum. Mesafeleri korumayı ve özenli olmayı seven bir yapım var. Hâlâ aktif olarak çalışan biri olarak günümün büyük bir bölümünü işim alıyor. Eve girer girmez müzik kanallarından birini açmak ve 18 yaşından beri sürdürdüğüm Cumhuriyet gazetesi okurluğu olmazsa olmazlarımdan. Boş zaman geçirmeyi sevmiyorum. İçinde bulunduğum ruh hâline göre, kitap okumanın, film izlemenin, yürüyüş yapmanın ve yüzmenin yapmaktan hoşlandığım etkinlikler olduğunu söyleyebilirim.

GERÇEKÜSTÜ BİR ANI

Unutamadığınız bir tatil anınız varsa anlatır mısınız?

Yazıya dökerken nasıl olacak bilemiyorum ama ailemin, özellikle eşimin kanıksadığı onlarca kez kaçırdığım uçak yolculuklarından bir anıyı paylaşmak isterim. İnanılır gibi değil, Yeşilçam filmlerinden bile daha gerçeküstü. Doçentlik sınavı için Adana’ya bilet alındı. Sınav sonrası o yıllarda, Kahramanmaraş’ta oturan küçük ablama gidip onu da aldıktan sonra Malatya ve Polat’a gitmeyi planlandık. İzmir’e dönüş için de Malatya Havaalanı’na gittiğimde o akşam, İzmir’e uçuşun olmadığını öğrenince bileti alan eşimi aradım. “Şimdi neredesin?” diye sorduğunda benim dönüş uçuşumun Malatya değil, Adana’dan olduğu ortaya çıktı. Sınavı kazanmış olmanın sevinciyle yanlış anlamış olduğum bu durum beni üzmedi. Üstelik o akşam, İzmir’e bir uçuş da vardı ve İzmir’e uçacak yolcuların esas uçuşlarının bir gün önce olduğunu, teknik nedenlerle bir gündür uçamayan öfkeli yolcuların Adana’dan gelecek uçakla İzmir’e gideceğini öğrenince ikinci şoku yaşadım, yani benim Adana’dan
bineceğim uçak adeta beni almak üzere Malatya’ya gelmişti.

Hayatınızda ilham aldığınız kişiler var mı, kimler ve hangi özellikleri sizin beğeninizi kazanmasına sebep oldu?

Annemin bilgeliği, her şeyi olağan karşılayan olgunluğu…Babamın önsezileri ve ileriyi görmesi. Sayın Hocam Dr. Zühal Çakırca’nın disiplin ve dürüstlüğü.

Hayatınızda sizi etkileyen ve dönüm noktası olarak adlandırdığınız anlar, anekdotlar varsa bahseder misiniz?

Adını ve yazarını hatırlayamadığım bir kitaptaki Ziraat Fakültesi mezunu bir kızın, doğduğu topraklara dönerek çalışması ve hizmeti beni etkilemiştir.

Geleceğe dönük plan ve projeleriniz varsa bahseder misiniz?

Yakın dönemde çalışma tempomu azaltacağım. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılığıyla geçen sene başladığım, maddi durumu nedeniyle okuyamayan kızlarımıza desteği büyüterek devam ettirmeyi, yerel yemeklerimizi bir kitapta derlemeyi, anne ve babamın adına kütüphane oluşturmayı planlıyorum.

Ophthalmology Life 38. Sayı